Müşahedat kelime manası olarak Arapça şahit olmaktan gelir. Romanın konusu da tam olarak budur. Gerçek hayatta bir vapurda seyahet ederken iki kadının konuşmasına kulak misafiri olan Ahmet Mithat Efendi buradan yola çıkarak Müşahedat romanını kaleme almıştır.
Müşahedat Romanı Konusu
Bir roman yazmaya karar veren Ahmet Mithat Efendi, yazacağı romanın konusu belirlemek düşüncesiyle sakin bir yer aramaktadır. Kendince en iyi yer olarak vapura binmeyi belirler. Vapura bindiğinde 3 kadının erkekler kamarasında sohbet ettiğini görür. Umduğunu bulamayan sanatçı kadınlara burasının erkeklere ait bir bölme olduğunu anlatmaya çalışır.
Ne var ki kadınların kalmak gibi bir niyeti olmaz. Umutsuz yoluna devam etmeye karar veren Ahmet Mithat Efendi, kadınların o anda konuşmalarına şahit olur. Çünkü kadınlar kendileri dışında sadece Ahmet Mithat’ın olduğu kamarada kimsenin Fransızca bilmeyeceğini düşündüklerinden oldukça rahat bir şekilde Fransızca konuşmaktadırlar. Ancak Fransızcaya hakim olan sanatçı onları dinlemekten kendini alamaz.
Tam bu esnada kadınlardan biri diğerine eşine ihanet eden gaddar bir adamdan bahseder. Bir anda zihninde yazacağı romanla ilgili bir fikir beliren sanatçı buradan yola çıkarak romanını oluşturmaya karar verir.
Vapurdan indikten sonra da kadınları evlerine kadar takip eden Ahmet Mithat, en sonunda kapılarını çalarak kadınlarla tanışma imkanı bulur. Onlarla birkaç günlük sohbet sırasında aldığı notları yazacağı romanın temelini oluşturur. Siranuş adlı kadın başından geçenleri Ahmet Mithat’a anlattıkça o not almakta ve kadının bahsettiği isimlere özellikle dikkat etmektedir.
Sonrasında Siranuş’un anlattığı hikayede ismi geçenlerden biri olan Refet’i bulan sanatçı bir şekilde onunla da muhabbete girmeyi başarır. Bu isimlerle dost olmayı başaran sanatçı bir yandan eserini oluştururken bir yandan da eserin gerçek kahramanlarına taslak metni göstererek onların fikirlerini alır. Müşahedat romanının Tanzimat romanı içindeki önemi de buradan kaynaklanmaktadır.
Müşahedat Romanı Özeti
Vapurda tanık olunan ilk konuşmada bahsi geçen gaddar adamın Siranuş’u evlenmek vaadiyle kandırmış ve bu vesileyle patronu ve manevi babası olan Seyit Mehmet Numan’dan yüklü bir miktar para alarak nikâh günü kaçmış olduğu anlaşılır. Bu olaydan sonra Seyit Mehmet Numan, Siranuş’u himayesine alarak, onu Agavni’nin yanına yerleştirmiştir.
Ahmed Midhat, aynı zamanda Refet’in de patronu olan Seyit Mehmet Numan’la bizzat görüşür ve sevgisini kazanır. Bu arada Seyit Mehmet Numan’ın kızı Feride’nin Refet’e aşık olduğu ortaya çıkar. Kız kendisine bir Yahudi vasıtasıyla yazılmış bir mektup göndermiştir. Refet başta hiç istemese de, daha sonra Seyit Mehmet Numan’ı üzmemek için bu kızla evlenmeyi kabul eder. Fakat bu kez de Agavni engel olur ve evlilik gerçekleşmez.
Refet’in Seyit Mehmet Numan’ın kızıyla evlenmemesi üzerine, Siranuş ihtiyar adamın kendisini himayeye devam etmeyeceğinden korkmaktadır. Bunun üzerine Ahmed Midhat, Siranuş’a piyano ve Fransızca öğretmenliği yaparak rahatlıkla geçinebileceğini anlatır. Genç kadın teklifi sevinçle kabul eder.
Her şeyin yolunda gittiği günlerde, Feride sevdiği adamın kendisini uğruna reddettiği kadını, Agavni’yi öldürmek için bir plan yapmaktadır. Bir tatil günü Siranuş, Agavni ve Refet, daha sonra Ahmed Midhat’ın da katılacağı bir gezi için Kadıköyü’nün Fenerbahçesi’ne gitmek üzere vapura binerken, daha önce Feride’nin mektubunu getiren Yahudi Agavni’nin üzerine atılır ve onu denize iter.
Bu sırada Agavni de adamı tuttuğundan ikisi de düşerek boğulurlar. Bu olay herkesi derinden etkiler. Kısa süre sonra, Feride çektiği vicdan azabına dayanamayarak hastalanır ve ölür. Siranuş’u ve Seyit Mehmet Numan’ı kandırıp paralarını alarak kaçan Karnik de yakalanarak, bu olay ve daha sonra işlediği cinayet sebebiyle idama mahkûm edilir.
Böylece olaylar çözülmeye, roman sona doğru yaklaşmaya başlar. Siranuş önce babasının güzel ahlaklı, ağırbaşlı , Tunuslu, müslüman bir binbaşı olduğunu öğrenir, sonra kendisi de kendi isteğiyle Müslüman olur. Bu arada Refet ve Siranuş’un çok uzun zamandan beri birbirine âşık olduğu, fakat ikisinin de Agavni’ye duyduğu sevgi ve yakınlık sebebiyle bunu sakladığı anlaşılır.
Böylece Agavni’nin talihsiz ölümü de Siranuş ve Refet için iyi olur ve evlenirler. Yaşlı ve kızının ölümü sebebiyle üzgün olan Seyit Mehmet Numan da malının Medineli fakirlere dağıtılmasını vasiyet ederek, Hacc’da ölür. Ve roman, romanda anlatılan romanın bitmesiyle son bulur.