93 Harbi ile birlikte başlayan II. Abdülhamid’in istibdat yönetimi bilindiği gibi Tanzimat sanatçılarının bazı fikirlerini istedikleri gibi ortaya koymalarına olanak vermemişti. Bu nedenle 1. Dönem olarak adlandırılan Tanzimat edebiyatındaki anlayış bırakılmış, “sanat, sanat içindir” anlayışındaki 2. Dönem Tanzimat edebiyatı etkisini göstermişti.
Servet i Fünun edebiyatı ise Abdülhamid yönetiminin etkisini iyice gösterdiği yıllarda ortaya çıkmış bu da Servet i Fünun sanatçılarının iyiden iyiye karamsar bir yapıya bürünmelerine neden olmuştur. Halit Ziya’nın Mai ve Siyah konusu bakımından her ne kadar dönemin basın hayatını ele almış gibi görünse de aslında Abdülhamid yönetiminden duyulan rahatsızlığın dile getiriliş biçimidir.
Dönemin karamsarlığı Halit Ziya’nın Mai ve Siyah eserinin adında dahi gizlidir aslında. Peki Mai ve Siyah ne demek? Mai, günümüzde kullandığımız Laciverttir. Kimileri buna doğrudan Mavi demektedir ama mai gecenin lacivert rengi, anlamındayken siyah herkesçe bilinen kötü anlamındaki renktir.
Servet i Fünun roman anlayışının tam bir örneği olan Mai ve Siyah’ın dili oldukça ağır, anlaşılması da bir o kadar zordur. Dönemin sanatçılarının anlaşılmak istememelerinin bir örneğidir.
Mai ve Siyah Özeti
Ahmet Cemil, Mülkiye Mektebi son sınıf öğrencisiyken babasını1 kaybeder. Bir anda tüm evin annesinin ve kardeşinin sorumluluğu üzerine biner. Eğitim ve geleceğe dair bir sürü hayali olan Ahmet Cemil, bir anda bambaşka bir dünyaya düşer. Ailesine bakma zorunluluğu nedeniyle ilk başta eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Sonrasında ise iş aramaya başlar. İyi derecede Fransızcası olduğundan ilk olarak kitap tercümeleri yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Fakat yeterli miktarda gelir elde edemediğinden zengin aile çocuklarına Fransızca dersleri vermeye başlar. Zengin çocukların şımarıklığı ve ailelerinin çekilmezliği nedeniyle bu işi daha fazla sürdüremez.
Edebiyata olan ilgisinden dolayı arkadaşları ona, roman çevirmeni aramakta olan “Mir’at-ı Şuun” gazetesine girmesini önerirler. Gazetede işe giren Ahmet Cemil aynı zamanda okulunu da bitirir. Gazetecilik çevrelerince de görüşleriyle tanınan, sevilen biri olmuştur.
İyi kötü bir iş bulan Ahmet Cemil, ilk hayallerini gerçekleştiremese de hayattan kopmaz ve yeni hayallere yelken açar. Artık Onun iki büyük hayali vardır : Birincisi kız kardeşi İkbal’i hayırlı biriyle evlendirmek, ikincisi ise yarım bıraktığı eserini tamamlayıp bastırmak ve yakın arkadaşının kız kardeşi olan Lamia ile evlenmektir.
Mir’at ı Şuun gazetesinin sahibi ölünce yerine oğlu Vehbi Efendi geçer. Vehbi Efendi ise İkbal’e aşıktır. Maddi durumu iyi olduğundan kolayca İkbal ile evlenir.İkbal ise evliliği boyunca Vehbi Efendi’den sürekli şiddet görür ve hamileliği esnasında gördüğü şiddet nedeniyle hayata daha fazla tutunamayarak ölür. Ahmet Cemil, kız kardeşinin ölü ile bir kez daha hayal kırıklığı yaşar
İkbal’in ölümünden sonra Vehbi Efendi Ahmet Cemil’i işten kovar. Artık beş parasız kalan Ahmet Cemil, tek hayali ile yaşama tutunmaktadır. O da Lamia ile evlenmek… Yakın arkadaşına çok geçmeden durumu izah eden Ahmet Cemil, arkadaşının Lamia’yı zengin bir asker ile evlendireceği haberini alır ve kısa süre sonra Lamia, kurbay bir subay ile evlendirilir.
Önce babasını,sonra eğitim hayatını ve kız kardeşini kaybeden Ahmet Cemil, sevdiği kızın bir başkası ile evlendirildiğine şahit olunca iyiden iyiye hayalini ve tüm umudunu kaybeder. Artık onun için sadece annesi vardır. İstanbul’dan ayrılma kararı verir ve siyah bir gecede şehri terk eder.
Mai ve Siyah, Mai hülyalarla başlayıp siyah bir gece ile sona erer.
Halit Ziya Mai ve Siyah adlı eserinde Abdülhamid yönetimine karşı duyduğu öfke ve umutsuzluğu dile getirmiştir aslında. Ahmet Cemil’in romanın sonunda İstanbul’u terk etmesi sembolik olarak Servet i Fünun sanatçılarının Abdülhamid’ten dolayı İstanbul’u terk etme düşüncesiyle doğru orantılıdır. Çünkü İstanbul Bab ı Ali’dir.