içinde

BEŞİĞİN BOŞU

Çorak topraklarda gözünü açıp tozla, yağmurla, çamurla gözünü kapatanların görmedikleri ve şehir efsanesi olmayıp bir hakikat olarak yüzümüze çarpan ilginçlikler ülkesinde sallanan ve dile getirilmekten korkulan bir hikaye. Anlatması ve söylemesi zor ama verilerin hepsi gerçek. Anlattığınızda üst sınıfın size saldıracağı ve nefesinizi nerede alacağınızı bilmediğimiz bir derinlikte. Ha “bu ülkede üst sınıf yok sen bunu Hindistan’da kast sistemine yazmışsın dersen” de eyvallah der geçerim.

Konuya enine boyuna hakim olmamakla birlikte gördüğümün bu konu ile anlatacaklarım için yeterli olacağı düşüncesindeyim. Yazacaklarım belki kendi haset ve kıskançlığımdan ileri geliyordur onu da bilemiyorum ama inancım gereği Allah bana kaşıkla veriyorsa emek sahiplerine kepçe ile versin diyorum. Anlatacağım konu ise Necati Cumali kadar olmasa da boş beşik.

Ülke sınırları içine ne zaman girdi sorusuna verecek cevabım kendimce hemen hemen beş yüz yıl. Belki sizde bu değişiklik gösterebilir. Eleştirmek haddime olmamakla beraber Türk boylarının büyük bir kısmının yönetimden uzaklaştırılması ile başlamış bir süreç ve bugün önümüzde beyin göçü heykeli olarak bütün heybeti ile kendini gösteriyor. Bu heybetin en korkunç yeri ise gülüyorum ama mülakat denilen pazulu kollar. Bu pazulu kollar aslı göstermeyip gölgeye baktırıyor ve gölge ile gölge boksu yaptırıyor. Yaptığınız boks korkutmasın asil bir spor ama organizasyondakiler para kazanıyor. Ha bu arada devlet büyüklerimizin kontenjan hakkı da unutulmamalı. Bilmem resmi bilmem gayri resmi.

İnsanın yaşama amacı evlat sahibi olana kadar kendi zevk ü sefası belki. Evlat sahibi olunca yaşama amacı kendinden sonrasına, başkasına muhtaç olmayacak maddi manevi bir miras bırakmak. Bu mirası Avrupalı nasıl Afrika’yı gasp ederek yapıyorsa ülkemizde de belli bir zümre bunu Anadolu insanının düşünce dünyasını hapsederek yapmaya çalışıyor.

Bir Nasihat

Burada birinci ağızdan dinlediğim bir hikaye anlatacağım: Muğla’da esnaflık yapan aynı zaman da siyasetle meşgul olan, Fatih tarafından camiye çevrilmiş Ayasofya camiinde tekbir dediği için tutuklanan biri: “ bak Mehmet helal haram dengesi denilen bir şey vardır. Bu dengede helal yiyen biri işine haram bulaştırırsa hep zarar görür lakin haram helal dengesinde haram helali geçerse hep kar eder belli zamana kadar demişti. Devamında ise devlet bürokrasisinde belli bir yerin üstü ve zenginlikte; zengin olanların orta seviyesinin üzerinde zengin olanların hepsinin zikri ve fikri hemen hemen aynıdır. Çünkü hiçbiri ne yerini ne makamını ne de parasını kaybetmek istemez tıpkı benim gibi deyip gülmüştü.” O zaman anlamamıştım bu nasihati. Şimdi ise bu nasihat bana bir şiir oldu. Bu şiir bana dokunma sen olgularıma ben hallederim senin yerine diyerek bizim yerimize düşünüyor bizim yerimize yerli yersiz kararlar alarak toplumu koyun halinde yaşamaya itiyor.

Liyakat 

Toplumun kanayan yarası liyakat ehli ve sadık olmayanlar. Birinin bir yerde emmisi dayısı varsa gelsin, emmisi dayısı yoksa alleme i cihan olsa öte dursun meselesi. Nasılsa kimse başına bela olmuyor ve yurt dışına çıkıp çaycılık yapıyor. Kendi öz vatanının değil, uzak diyarların çocuklarının beşiğini sallıyor. Bunun suçlusu ben değilim bunun suçlusu özbenlik sorgulamasından uzak bir toplum yetiştirmek için elinden geleni yapan şuursuz, başıbozuk mahfiller diye düşünüyorum.

Tabuları Yıkmak

Öz yurdunda parya olan insanlar gözü kör aşıklar gibi sorgusuz kabullenip şekilsizlikleri doğru kabul ediyorsa toplumu bu hale getiren geçmiş enine boyuna süzgeçten geçirilip bazı tabular yıkılarak yapılmalı. Tabuyu yıkmak hakaret etmek değil daha doğrusuna nasıl ulaşılırın yolunu göstererek olur. Benim gibi boş nesil hubb-u cah denilen makamla aldatılmamalı; aldatılacaksa da ikinci defa aynı yerden vurulmamalı.

Neslimizin tembel bir nesil yetiştiği gerçeği bazen unutuluyor ve yetiştireceği faal olmayan ruhu körelmiş, ceddinin hedeflerinden sadece laf-ı güzaf ile haberdar bir yok oluş. Bu yok oluştaki yokuş kim nerede köşe taşı olmuş bakmakla görülecek bir gerçek. Bu gerçeği elinde teleskopla göremeyecekte çok tabi. Her neyse bu konu çok su götürür.

Sadıklarla ve liyakat ehli ile birlikte olmak dileği ile…

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

RESMİ YAZIŞMALARDA MÜNŞEAT

ŞİNASİ ŞAİR EVLENMESİ TİYATRO METNİ | PDF -E KİTAP